Addison Bethea, bir şeylerin bacağını çektiğini hissettiğinde, ağabeyi Rhett’in kendisine bir eşek şakası yaptığını zannetti.
Sıcak bir cumartesi öğleden sonrasıydı. Addison, Rhett ve arkadaşları deniz gözlüklerini ve şnorkellerini takmış, Florida açıklarında deniz tarağı arıyordu.
Bethea kardeşler Florida’da doğup büyüdüklerinden yüzdükleri sulara aşinaydılar. Ancak Rhett’in arkadaşlarından biri ilk kez bu kıyılarda denize giriyordu. Addison, “Onu korkutmak için köpek balıklarıyla ilgili şakalar yapıyorlardı” dedi.
Addison, sağ bacağının aşağı doğru çekildiğini hissettiğinde dört kişilik grup denize gireli 20 dakika olmuştu. Bacağını çeken şey o kadar kuvvetliydi ki genç kadın bir anda kendini suyun altında buldu. İki kardeş dakikalardır, deniz taraklarını koydukları torbayı birbirlerine atarak şakalaşıyordu. Dolayısıyla Addison’ın “Rhett yapmıştır” diye düşünmesi oldukça normaldi.
Ancak genç kız kafasını sudan çıkardığında, ağabeyinin arkasında değil önünde olduğunu gördü ve o anda başına ne geldiğini anladı: Bir anda yanında ortaya çıkan bir köpek balığı, Addison’ın sağ bacağını baldır kısmından ısırmıştı.
“ÇOK KAN VARDI”
Addison’ın aklına Rhett’ten yardım istemekten başka bir şey gelmedi. Rhett, kardeşine dönüp baktığı anda, köpek balığının Addison’a doğru bir hamle daha yaptığını ve genç kadının sağ bacağını kalçasının altından ısırdığını gördü. Hamlenin etkisiyle Addison bir kez daha suyun altında buldu kendini.
Addison ortadan kaybolunca, Rhett birkaç saniyeliğine donup kaldı. Kardeşi nereye gitmişti? Addison, “Sonra yüzeye çıktım ve olan biten her şeyi gördüm: Köpek balığının kuyruğunu, bacağımdan akan kanı. Çok kan vardı” ifadeleriyle anlattı o anları.
Şok nedeniyle olsa gerek, Addison saldırı sırasında köpek balığını görmemişti. Ama her şeyi hissetmişti. Yaşadığı şehirde bulunan akvaryumu ziyaret ettiğinde, köpek balıklarının derilerinin zımpara kâğıdı gibi pütürlü olduğunu öğrenmişti. Hissettiği tam olarak buydu. Bir de köpek balığının çok büyük olduğunu hissetmişti: “Kolumla gövdesini bile saramıyordum.”
Sonradan Rhett, köpekbalığının boyunun 3 metre civarında olduğunu söyleyecekti. Muhtemelen insanlar için tehdit oluşturduğu bilinen birkaç türden biri olan ve Florida sahillerinde sık karşılaşılan bir boğa ya da kaplan köpek balığıydı.
Kaplan köpek balığı
“AVAZIM ÇIKTIĞI KADAR BAĞIRDIM VE BİRİLERİ BENİ DUYDU”
Köpek balığının “jilet kadar keskin” dişleri bacağına saplandığında, Addison acı hissetmemişti. Aksine kafası karışmıştı. Zira köpek balığı saldırısını ağır çekimde yaşıyor ya da rüyasında görüyor gibiydi. Addison, “Hani çığlık atmaya çalışırsınız da sesiniz çıkmaz ya, ben de öyle hissettim. Bu yüzden avazım çıktığı kadar bağırdım ve bu yüzden birileri beni duydu ve suyun içinde ölmedim” diye konuştu.
Rhett kardeşinin saldırıya uğradığını anlar anlamaz o tarafa doğru yüzdü ve Addison’a sarıldı. Bu sırada köpek balığı saldırmaya devam ediyordu. Addison, “Köpek balığına vurmaya tam da o zaman başladım” dedi. Daha önce pek çok köpek balığı belgeseli izlemişti ve bir saldırı anında hayvanın burnuna vurması gerektiği bilgisi aklında kalmıştı.
Bir yandan Rhett kardeşini teknelerine doğru çekiyor bir yandan da Addison köpek balığıyla mücadele etmeye çalışıyordu. Dövüşürken hayvanın solungaçlarının içine ve gözlerine ellerini sokan Addison, “Göz küresi bir tenis topu kadar vardı; çok büyük, vıcık vıcık, iğrenç bir şeydi. O sırada bile tiksindiğimi hatırlıyorum” diye konuştu.
Araya elini sokarak köpek balığının dişlerinin arasından bacağını çıkarmaya çalıştığını, bu esnada parmaklarının kesildiğini söyleyen Addison, “Köpek balığı bir an beni bıraktı ama hemen sonra geri döndü” dedi.
Köpek balıklarının insan etinin tadını sevmediği ve insanları yanlışlıkla ısırdığı yönündeki iddialara da karşı çıkan Addison, “Ömrünüz boyunca bu açıklamayı duyuyorsunuz, sonra bir tane köpekbalığı gelip sizi ısırıyor” dedi.
GEÇMEK BİLMEYEN 20 SANİYE
Geçtiğimiz Haziran ayrında yaşanan bu saldırı muhtemelen sadece 20 saniye sürdü. (Addison’a göre 20 saniye bile çok uzundu.) Tüm bu süre boyunca Rhett’in arkadaşları 1,5 metre derinliğindeki suda hemen yanlarındaydı. Addison, “Ne olup bittiğini anlayamamışlardı” dedi.
Ancak Addison’ın çığlıkları Keaton Plajı’ndaki diğer tatilcilerin dikkatini çekti. Sürat teknesi olan bir adam yardım etmek için yanlarına geldi. Rhett, Addison’ı tekneye bindirdi, adam da bacağına turnike uygulayarak Addison’ın kanamasını durdurmaya çalıştı. Addison’ın dizinin 10 santimetre üzerinden kalçasına kadar olan her şey “gitmişti”.
Addison, kendisinden 6 yaş büyük olan ağabeyi Rhett’in bir itfaiyeci olarak çok zor durumlara şahit olduğunu hatırlatarak, “Bacağımın durumunu görünce şoke olmuş, donup kalmıştı” dedi. Bilinci gidip gelen Addison, teknenin ayak boşluğuna yatırıldı ve son hızla kıyıya götürüldü. O sırada teknenin telsizini kullanan Rhett, acil durum görevlilerinden kendilerini kıyıdan almak üzere bir helikopter göndermelerini talep ediyordu.
“SANIRIM ŞOKA GİRMİŞTİM”
Diğer yandan Addison gittikçe huysuzlanıyor, yattığı yerde kıpırdanıp duruyor ve soğuk su istediğini haykırıyordu. “Anlattıklarına göre Rhett’e küfrediyormuşum. Sanırım şoka girmiştim çünkü böyle bir şey yaptığımı hatırlamıyorum. Hayatım boyunca hiçbir zaman Rhett’e küfretmedim” dedi Addison.
Ancak dua etmekte olduğunu hatırladığını söyledi ve şöyle devam etti: “Saldırıya uğradığım anlarda Tanrı’ya beni korusun diye dua ediyordum. Sonra teknedeyken yine dua ettim. Bunu atlatayım ya da ben ölürsem geride kalanlar atlatabilsin diyordum. Bu bana kendimi iyi hissettirdi.”
Nihayet sürat teknesi Keaton Plajı’ndaki acil durum iskelesine yanaştı. Addison önce ambulansa, 5 dakikalık bir yolculuğun ardından da kurtarma helikopterine bindirildi. Helikopterdeki mürettebat Addison’ın konuşabiliyor olmasına çok şaşırmıştı. Sağlık görevlisinin kendisine, “Aptalca bir soru olacak, farkındayım, ama canın yanıyor mu?” diye sorduğunu belirterek, “‘Evet’ dedim, sonrasını hatırlamıyorum” diye konuştu.
Addison ve Rhett hastanede
15 DAKİKADA HASTANEYE ULAŞTILAR
Rüzgâr da onlardan yanaydı ve 15 dakika içinde Tallahassee Hastanesi’ne ulaştılar. Bu sayede deneyimli bir cerrah Addison’a müdahale edebildi. Bacağın kan akışını düzenleyip diz kapağını stabilize edebilecek kadarlık kısmı kurtarıldı. Eğer bu kadar hızlı yetişilemeseydi Addison’ın bacağı kalçadan ampüte edilecek ve genç kız hayatının sonuna kadar tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalacaktı. Addison’ın duaları kabul olmuş, şansı yaver gitmişti.
Ancak yaşadığı travma çok ağırdı. Ameliyata alındığında çok fazla kan kaybetmişti ve toparlanıp toparlanamayacağı belli değildi. Addison, “Durumumun ne kadar ağır olduğunu bilmiyordum. Ölebilirdim” diye konuştu.
Addison, ameliyattan sonra yoğun bakımda uyandığında yanında annesi Michelle’i gördü. Babası Shane’in nerede olduğunu sormak istedi ancak entübe edilmiş olduğunu fark etti ve bunun “hayattaki en berbat şey” olduğunu düşündü. Neyse ki Rhett’in arkadaşlarının durumdan haberdar ettiği Shane çoktan yola çıkmıştı.
Üç gün boyunca yoğun bakımda kalan Addison, “Bütün ameliyatlarımı hatırlamıyorum bile ama sağ bacağımın sol bacağımdan ciddi anlamda daha kısa olduğunu hatırlıyorum” diye konuştu.
BAŞTA BACAĞININ AMPÜTE EDİLMESİNE KARŞI ÇIKTI
Doktorlar kendisine sağ ayağını ve bacağının alt kısmını ampüte etmeleri gerektiğini söylediğinde, Addison başta karşı çıkmıştı. “İnkâr içindeydim. Ampütasyon ameliyatlarıyla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim bacağımın kesilmesini istemediğimdi” dedi Addison.
Ama başka seçeneği yoktu çünkü sağ ayağındaki his çoktan kaybolmuştu. Ayağını kurtarmak için birçok kez deri nakli yapılması gerekecekti. O durumda bile sonucun ne olacağı belirsizdi. Addison, “Uzun vadede bir işlerliği olan bir bacağa sahip olmak çok daha iyi bir senaryoydu” ifadelerini kullandı.
Hastanede geçirdiği 1 haftanın ardından, Addison’ın bacağı dizinin üzerinden ampüte edildi. Ertesi gün rehabilitasyona başlayan ve canı çok yanmasına karşın, bir yürüteç yardımıyla 3 metre yürümeyi başardığını anlatan Addison, “Bunu nasıl yaptığımı gerçekten anlamıyorum” dedi.
Üstelik iyileşme sürecinin her aşamasında beklentilerin ötesine geçmeyi de başardı. Bunu inancıyla ve çevresindekilerin desteğiyle açıklayan Addison, “Herkesin duaları sayesinde çok daha hızlı iyileştim” diye konuştu.
“ARKADAŞLARIMIN DESTEĞİ OLMASA BAŞARAMAZDIM”
Bu süreçte arkadaşları ve erkek arkadaşı Ashton, Addison’ı bir gün bile yalnız bırakmadı. Yazın yarısını tedavide geçiren Addison, her ziyaretçinin çok önemli olduğunu belirterek, “Arkadaşlarımın desteği olmasa başaramazdım” dedi. Babası Shane’in de yanından bir dakika ayrılmadığını söyleyen Addison, “Babam bana her gün, ‘Bugün iyi bir gün olacak’ diyordu. Bu, süreci atlatmama yardımcı oldu” dedi.
Ağustos ayı başında protez bacağıyla tanışan Addison’ın iyileşme süreci sadece yeniden yürümeye başlamakla sınırlı değildi. Parmakları da kıvrılamayacak kadar kötü durumdaydı. Ancak Addison iyileşme hızıyla bir kez daha fizyoterapistlerin beklentilerinin ötesine geçti.
Saldırıdan önce çok hareketli bir hayatı olan Addison, o günlere dönmeye kararlıydı. Ampütasyon sonrası iyileşme süreçlerinin genelde 5 ay kadar sürdüğünü söyleyen Addison, “Benim 1,5 ay rehabilitasyon merkezinde yatmam hiçbir şey değil” dedi.
EYLÜLDE OKULA DÖNDÜ
Addison, Ağustos ortasında taburcu olduğunda artık çok daha iyi hissediyordu kendini. Ancak yaraları halen enfeksiyon riski taşıdığından evden çıkamıyordu ve bu durum canını çok sıkıyordu. Yaşadıkları küçük kasabada yaşayan halkın desteği Addison’ın bu sıkıntılı günleri de atlatmasını sağladı.
Eylül ayında okula dönen Addison başta protez bacağıyla arkadaşlarının karşısında yürümekten utandığı için tekerlekli sandalye kullanmayı tercih etti ancak kısa sürede öz güven kazandı.
Şimdilerde eski yürüme hızına kavuştuğunu hatta spor salonunda ağırlık kaldırma çalışmalarına dahi geri döndüğünü söyleyen Addison ekledi: “Artık canım ne isterse yapabiliyorum. Evin içinde oradan oraya zıplayabiliyorum. Hiçbir şeyin yardımına ihtiyaç duymuyorum. Artık çok kolay bunlar.”
Saldırının üzerinden bir yıldan biraz fazla zaman geçtiğini belirten Addison, şu anki hayatının eskiye kıyasla “daha bile iyi olduğunu” biraz da garipseyerek ifade etti.
Hastanede sağlık görevlisinin kendisine “Hayat daha güzel olacak” dediğini ama bu sözlere inanmadığını belirten Addison, “Ama gerçekten öyle oldu çünkü hayat size sahip olduklarınıza nasıl minnettar olmanız gerektiğini gösteriyor. Bir kez böyle bir şey yaşadıktan sonra hiçbir şeyi çantada keklik görmüyorsunuz” dedi.
Bu yaz başında liseden mezun olan Addison, üniversitede fizyoterapi okumayı planlıyor.
Bu yaz başında liseden mezun olan Addison, üniversitede fizyoterapi okumayı planlıyor.
SALDIRIYA UĞRADIĞI SULARA YENİDEN DALDI
Yaşadığı saldırının kendisini hiçbir şekilde durdurmasına hatta yavaşlatmasına izin vermeyen Addison, geçtiğimiz Mayıs ayında önce liseden mezun oldu ardından da yaz tatilinde yeniden yüzmeye başladı.
Rhett ve Ashton’la birlikte saldırıya uğradığı yere giden Addison, “Yüzmek, deniz tarağı toplamak ve sörf yapmak benim hayatımın vazgeçemeyeceğim kadar büyük parçaları. Yapmayı sevdiğim bir şeyden kaçınacak değilim” diye konuştu.
Addison, köpek balığı tehdidiyle ilgili, “O gün denize girdiğimde karşı karşıya olduğum riskin farkındaydım. Ayağınızı suya soktuğunuz anda oranın sizin bölgeniz olmadığının farkına varmak zorundasınız. Köpek balığı içgüdüleriyle hareket ediyordu. Evet, ısırmak için beni seçmiş olması berbat ama oluyor böyle şeyler” dedi.
Kendisi saldırıya uğradıktan sonra yerel halkın köpek balığını avlamaya çıktığını ve eli boş döndüğünü de belirten Addison, “Ben böyle bir şey istememiştim ama sanırım insanlar intikam peşindeydi” ifadelerini kullandı.
Addison yaşadığı saldırıyı hızla gerisinde bırakmanın yanı sıra hayat hikâyesinin bir parçası haline getirdi. Sosyal medyada sık sık köpek balıklarıyla ilgili şakalar yapan, evde epey geniş bir köpek balığı oyuncakları koleksiyonu oluşturan Addison, “Sanırım karanlık bir espri anlayışım var” dedi.
Hastanedeki tecrübelerinden yola çıkarak gelecekte üniversitede fizik tedavi okumak istediğini de söyleyen Addison, “Ben böyle bir şey yaşadığım için başkalarına yardım etmenin iyi olacağını düşünüyorum. Üstelik onlara ‘Şunu yapın’ dediğimde bana kızamazlar çünkü ben de aynı şeyi yapmak zorunda kalmıştım” diye konuştu.
The Guardian’ın “At 17, a shark attack cost me my leg. A year later, I’m back in the water where I almost died” başlıklı haberinden derlenmiştir.